Eski kaynaklara bakıldığı zaman Me’arath gazze Pörön, Mezopotamya içerisinde de Pirin ile birlikte Perin şeklinde bilinirliği bulunan Kommagene Krallığı’nın beş tane büyük kentinden bir tanesi olarak öne çıkan Perre Antik Kenti, Melitene’yi (Malatya) başkent olarak öne çıkan Samosata’ya (Samsat) bağlamakta bulunan yol güzergahının üstünde olmasından dolayı geçmiş dönemde jeopolitik bir öneme sahip durumdaydı.
Hierapolis (Kutsal Şehir) şeklinde anılmış olan Perre Milattan Sonra 325 senesinde Nicaea (İznik)’de toplanmış olan İncil konsiline Piskopos İoannes Perdos yönetiminde bulunan Persidas eyaletinin bir kenti şeklinde katılmış olur. Milattan Sonra 433 senesinde Samosata’lı (Samsatlı) Andreasın Alexander’e yazmış olduğu bir mektup üzerinde Perre kentinde yer alan bir takım önemli piskoposlardan söz etmesi kentin dinsel yönden de çok önemli bir kent olduğunu göstermektedir. Tüm bunlar ise Perre Antik Kenti’nin Antik Dönem içerisinde hem dinsel bir şekilde hem ise jeopolitik önemi bulunan bir kent olduğunu gösteriyor.
Antik Roma kaynaklarına bakıldığı zaman suyunun güzelliğinden açık bir şekilde söz ediliyor, kervanların yanı sıra yolcular ile birlikte ordular tarafından dinlenme yeri şeklinde kullanılmış olduğu anlatılıyor. Söz edilmiş olan suyun akmakta olduğu Roma Çeşmesi daha hala kullanılıyor.
Perre Antik Kenti, Bizans Dönemi’nin hemen ardından önemini kaybetmiş ve eski dönemlerdeki parlak dönemini bir daha yakalamayı başaramamıştır.