Çok merak edilir bu soru. Ancak her kafadan bir ses çıkar. Ama temel sürenin üzerine bireyin dayanma noktası eklenerek bu süre değişebilir. Yani temelde 3 gün hayatta kalınabilirse, kişinin dayanma noktasıyla bu süre bir gün daha uzayabilir diyebiliriz.
Unutmadan ekleyelim, “Vücudun aşırı su kaybı sonrası susuz kalması” Dehidrasyon olarak adlandırılmaktadır.
Öncelikle bir ormanda, ıssız bir adada çok kötü bir durumda olduğunuzu düşünün. Ya da kamp yapmak için gittiğiniz yerde başınıza talihsiz bir olay geldi ve yardım çağırma şansınız yok. Suyunuz bitti ve yemeğiniz de yok. Ne kadar süre hayatta kalabilirsiniz?
Yapmanız gereken gereksiz hareketlerden kaçınmak, metabolizmanızı yavaşlatmak olacaktır. Aç kalmak, susuzluğa tercih edilebilir. Çünkü ilk cümlemizde de dediğimiz gibi asgari hareketle 3 haftaya kadar aç kalabilirsiniz. Ancak susuzluk çok daha tehlikelidir. Öyle ki şehirde bir saat bile susuz kalınca kendimizden geçiyoruz. Böyle bir durumda psikolojik etkiler ile bu durum çok farklı bir noktaya ulaşacaktır. Genel itibariyle 7 gün kadar da susuz yaşayabileceğimiz söylenir. Peki bu süreçte vücudumuzda neler olur?
Susuz Kalmak Durumunda Vücudumunuzun Değişimi
Yetişkin bir bireyin vücudunun yaşa göre değişmekle birlikte ortalama yüzde 50 ile 70’i sudan meydana gelmektedir. Vücudumuzda yer alan her hücre, her organ düzgün çalışabilmek için suya ihtiyaç duymaktadır. Bunun yanında terleme, solunum ve sindirim yoluyla da vücudumuz kendini ayarlar ve kötücül toksinleri de dışarı atar. Bu süreçlerin her birinde su vardır. Yani suyun önemi böyle açıklanabilir. Susuz kaldığımızda ise süre değiştikçe vücut dengesi de değişecektir. Bu da akıllara “Bir insan susuz kaldığında vücudunda neler olur?” sorusunu getirecektir.
Bilim adamları susuzluk durumunda maksimum yaşanabilecek süreyi 1 hafta olarak tespit etmiştir. Tabi bu durum serin ve güneşsiz, minimum hareket edilen bir ortam için geçerlidir. Ancak hava sıcaksa bu süre 2 güne kadar düşebilir. Tabi burada temel faktör depoladığımız sıvıyı nasıl kullanacağımız. Yani terlersek, sürekli hareket edersek metabolizmamızı çalıştırırsak işler tersine dönecektir.
Günlük Tüketilmesi Gereken Su Miktarı
Susuzluğun başladığı süreçte ilk 24 saati geçtikten sonra artık dayanılmaz bir hal alacaktır. Diliniz damağınız kuruyacak, enerjiniz düşecektir. Dayanma noktanıza ulaştığınızın sonrasında ise işler değişecektir. İç organlarınız artık işlevini getiremeyecek, böbreklerden başlamak üzere iflas etmeye başlayacaktır. Sonrasında bilinç kaybı yaşanacak ve kan basıncınız dibe vuracaktır. Bu süreci takip eden sürecin ardından da bütün vücudunuz iflas edecek, çalışamayacak duruma gelecektir. Sonrasında ise ölümle sonuçlanacaktır. Unutmayın terlemek, tuvalet ihtiyacımızı gidermek, hatta yaptığımız her hareket su stoklarımızı tüketecektir. Bu nedenle böyle bir durumda mümkün olduğunca sabit durmak ve hareketsiz kalmanın önemli olduğu söylenmektedir.
Susuzluk Evreleri
Susuz kaldığımızda vücudumuz sırasıyla aşağıdaki aşamalardan geçer.
Susuzluk evresi
Bayılma Evresi
Organların İflası
Ölüm
Aç Kalmak Durumunda Vücudumunuzun Değişimi
Aç Kalma Süreleri ve İstatistikler
Açlık, susuzluğa nazaran daha uzun süre dayanabileceğimiz bir durumdur. Aç kaldığımızda süre boyunca vücudumuz depoladığı sırasıyla tüm depoları kullanmaya başlar. Bu noktada açlığı evrelere ayırmamız gerekir. Bu evreler bilimsel olarak aşağıdaki gibidir.
İlk 6 saat – Son tüketimden sonrası.
Erken açlık dönemi – 1 ile 7 gün arası
Ara açlık dönemi – 1 ile 3 hafta arası
Uzamış açlık dönemi – 3 haftadan sonrası
Doğada hayatta kalma konusunda bilginiz varsa hayatta kalma şansınız yüksektir. Ancak burada çok uç bir örnek olarak çok kritik bir yerde, insan, hayvan veya bitki örtüsünün olmadığı bir yerde kalmış olabilirsiniz. Bu durumda maalesef sadece süreyi uzatarak yardım gelmesini beklersiniz. Bugüne kadar kaydedilmiş en uzun aç kalma rekoru 70 gündür. Bu süre ortalama bir insanda 3 haftadır. Bu sürede Uzamış Açlık Dönemi olarak adlandırılır.
Yukarıda listelediğimiz evrelerde vücudunuzun tepkileri aşağıdaki gibi olacaktır.
Son tüketimden sonraki 6 saatte vücudunuz normal seyrindedir.
Erken açlık döneminde özellikle ilk 72 saatlik süreçte ilk enerji kaynağı olarak glikozu kullanır. Diğer taraftan ise bazı dokular glukoz yerine yağ asitlerini kullanır ve kas – böbrek için enerji kaynağı da yağ asitleridir. Glukoz deposu sona erdiğinde artık proteinler yıkılmaya başlar ve glukoz öncelikle aminoasit ve gliserolden glukoneogenez yolu ile üretilir. Bu dönem nitekim daha basit geçer.
Ara açlık döneminde ise artık yağ asitleri böbrekler ve kas dokuları için birincil kaynaklar konumundadır.
Son evre olan uzamış açlık döneminde temel enerji kaynağı yağ dokusundaki trigliseridlerdir. Kasların çalışmaları minimum seviyeye inmiştir. Bu sürece gelen kişilerin yaşama şansları çok azdır. Sıvı alınmama durumu devam ediyorsa, artık şans kalmamıştır. Vücut tamamen iflas edecektir.
Son evrede olurda sıvı temin edilse bile gerekli şekilde alınmazsa organların iflası hızlanacaktır. Bu nedenle bu evrede uzmanlar eşliğinde tedavi edilmelidir.
Aç kalma rekoru olarak doğada değil ancak normal bir yerde 48 gün ile Karim Diab isimli bir kişiye aittir.