Erzurum Kalesi’nin geçmişi ortalama olarak 2.500 senelik bir zamnın öncesine, bölgeye hakim durumda bulunan Urartular’a dek uzanır. Bugünlerde varlığını korumaya devam eden iç kalenin ilk halini de 415 senesinde Bizans İmparatorlarından biri olan Theodosius inşa ettirmiş durumdadır.
Erzurum Kalesi, bir tanesi kentin güvenliğini sağlamakta bulunan muhafız askerlerin yer aldığı iç kale ötekisi de halkın ikamet etmekte olduğu caddenin yanı sıra sokak ve de mahalleleri içine almış bulunan dış kaleden meydana gelmektedir. İç kalenin avlu kısmında tuğladan bir tane hamamla beraber oda halinde bir takım mekânlar bulunur. Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde içte yer alan kalenin kuzey duvarının bitişik kısmında İç Kale Mescidi inşa ettirilmiştir. Kırklar Türbesi ile birlikte Ebu İshak-ı Kâzerûnî Türbesi ve de Ali Ağa Çeşmesi ise söz konusu bu yapılara ilave edilmiştir.
Şu zamanlarda ise dış kalenin surları çok büyük bir seviyede yıkılmış olarak sadece dört yöne açılmakta olan kapıların isimleri bilinir. Bunlar ise Tebriz Kapısı’nın yanı sıra Erzincan Kapısı ile birlikte Gürcü Kapısı ve daha sonradan açılmış bulunan İstanbul Kapısı’yla beraber Yeni Kapı olarak öne çıkmaktadır.
Farklı zamanlarda da onarım geçirmiş olan bu kale, en son ise 16’ncı yüzyıl dönemlerinde Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte 19’ncu yüzyıl dönemlerinde II. Mahmut tarafından iki kez onarılmasıyla bilinmektedir.